Anarşizm kavramı, Yunanca "an arkhos" sözcüğünden türemiştir ve "yönetimsiz" anlamına gelir. Anarşistlere göre anarşizm, eşit bireylerin özgürce iş birliği yaptığı bir toplumu hedefler. Bireye ve bireyselliğe karşı olan tüm hiyerarşik sistemlere, yani devlete ve tüm hiyerarşik örgütlenme biçimlerine karşı çıkar. Aşağıdan yukarıya doğru kurulan bir düzeni istediklerini iddia eden anarşistler, kapitalizme sömürücü olduğu kadar otoriter olması nedeniyle karşı çıkarken, kendilerini liberter sosyalist olarak tanımlarlar. Kapitalizme ve her türlü otoriteye karşı doğrudan eylemin kullanılmasını esas alırlar.
İstenen devletsiz toplum düzeni açısından, sosyalizm ile benzer hedefleri olsa da, bu hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda aralarında büyük fark vardır. Komünal hayata geçmek için, sosyalist devrimi ve devletin proletarya tarafından ele geçirilmesini ve sonuç olarak ilerleyen süreçlerde de devletin sönümlenmesini değil, doğrudan komün yaşama geçilmesi gerektiğini savunurlar. Devrimden sonra devletin işlev görmesini istemezler. Fakat devletin üretim fazlasıyla ortaya çıktığını ve üretim fazlasının paylaşımını kontrol eden örgüt olduğunu ve bunun sonucunda ancak bolluk toplumunda ortadan kalkabileceğini göz ardı ederler. Devletin ortadan kalkmasını istemelerine rağmen, bireyi esas alan fikirleriyle aşamalı toplumsal gelişimi kabul etmeyerek, idealizmi doruğa çıkarırlar. Emeğin toplumsallaşması sürecini atlayarak, bireyleri ütopik bir kurtuluşa götüreceğine inanan ve toplumsal mücadelenin içinde bireysel başkaldırılarla örgütlenmeyi esas alan anarşizmin soyut devlet düşmanlığı, karşı devrimciliktir. Kendine en özgürlükçü diyen anarşizmin otorite düşmanlığı ve yıkıcılığı, devrimcilik değildir. Devrimcilik, yıkıcılık değil ilerici kuruculuktur. Anarşizm, sisteme karşı çıkar fakat yerine yenisinin getirilmesine de karşı çıkar. Yeniyi getirecek olan örgütlenme ve otoriteyi reddettiği için kendiğilindencidir. Örgütlenme biçimi olarak öncüyü reddeder ve halka önderlik edilmesine de karşı çıkar. Herşey kendiliğinden olsun ister. Sınıflı toplumların yarattığı ve atlanamayacak engelleri görmezden gelerek, toplumsal devrimin bireylerin keyfine göre ilerleyeceğini umar. Proleter sosyalist devrim için demokratik merkeziyetçilik, devrimci disiplin ve devrimci otorite gereksinimleri söz konusu olduğunda, bilimsel yasaları kavramaya yanaşmaz ve idealist tutumlar içerisine girerek dogmatizm ve maceracılık ile bilimin karşısında durur.
Anarşizmin devrimci mücadele açısından taşıdığı anlam için, doğuşundaki sınıf karakterini gözden geçirmeliyiz. En ilgi gördüğü zaman 19.yüzyıldır ve bireyci felsefeyi öne çıkaran çeşitleriyle küçük burjuva çevrelerde benimsenmiştir. Burjuva ideolojisinin topluma empoze ettiği bireyciliği aşamayan anarşizm, kafası karışık aydınların zihniyetini yansıtır. O liberalizmin eseridir ve liberalizmden aldığı silahları sosyalizme karşı doğrultur. O Lenin'in deyimiyle "tersten burjuva bireyciliği" olarak karşımıza çıkar.
Anarşizm ideoloji değil doktrindir. İdeoloji sistemlere ve sınıflara aittir ve tarih içinde sınıflar ve sistemlerle birlikte oluşur fakat anarşist bir sistem olamaz. İdeoloji sınıfa ve sisteme aitken, doktrin onu ortaya atan fikir adamına aittir. İdeolojiyi toplumsal süreç yaratırken, doktrini birey yaratır. Anarşizm, kendini salt başka ideoloji ve pratiklere karşıtlıktan türettiği için adeta bir asalaktır.