İNSAN

İnsan için doğanın görüngüsü, bulgu, buluş ve üründür. İnsan topladığı-avladığı bulguyu, buluşu ve ürünü paylaşarak yaşar. Doğa ile ilişkiler, insanın tepkiden farklı ve basit sesler çıkarmasını sağladı. Ses-çağrı olarak bulgu, diğer bulgular çevresinde rastgele yaşayan insanı, kendi türüne yakınlaştırdı. İnsanı buluşturan her bulgu, doğadan öğrenme sürecindeki emeğin sonucudur. Buluşmalarda, bulguları paylaşan ve biriktiren insan, buraya değin organize değildi. Taşı kesici alet yapan düşünce ve bilim, farklı bulguları aynı bölgede toplayan ortak emekle oluştu. Paleolitik çağda, buluş için ortak emek, ilkel taş alet yapımına bağlı olarak organize oldu. Mezolitik çağda, beslenme-savunma için üretilen aletler ve buna bağlı gelişen düşünce, insanı toplantı için güvenli ve ortak alanlarda organize etti. Organize olmadan önce de kendi türünün farkında olarak yaşayan "kendinde tür" insan, buluşu ile ortak çıkarlarına bağlı olarak organize yaşayan "kendisi için tür" oldu. İnsan, doğaya ait üretim araçlarına bağlı maddi koşulların belirlediği devrimin sonucudur.


Yaklaşık 50.000 yıl önce, organizasyona bağlı dilin gelişmesi, insanı plan yapma ve sorun çözmede etkin yaptı. Organizasyon çıkarına bağlı olarak ahlak ve buna bağlı hukuk oluştu. Yaklaşık 40.000 yıl önce, müzik yapan, süs takan, simgesel düşünen insan, mağaralara resimler çizdi. Mağara çizimleri, insanın görüngüyü anlatma aracı olarak yazının başlangıcıdır. Doğanın farklı bölgelerinde, yaklaşık 12.000 yıl önce eriyen buzullar, ılıman iklimi başlattı. Farklı bölgelerde, mağaradan düzlüğe çıkan insan, mevsime göre yenebilir bitki ve av hayvanı bulunan bölgeler arasında hareket etti. Bulunduğu bölgede, karşısına çıkan aynı maddelere farklı isimler verdi ve aynı dili farklı kullandı. Ulus, rekabet aracı değildi ve ortak emekle yaşardı. Ulus, ürününü kendiyle paylaşan doğaya bağlı ve yurtseverdi. Uluslar arasında rekabet yoktu. Uluslar arasında işlev farkı yoktur ve ulusların görüngü farkı, doğadaki maddi koşullara bağlı farklılaşan her kalıt gibi dilin kullanım farkıdır.

Göçer insan için taşınabilir eşyalar dışında birikim yoktu. İnsanın iyi avcı-toplayıcı olması önemsizdi. Yaş ile cinsiyet önemsizdi ve ortak yetkeyle karar alınırdı. Hamile ya da emziren kadın, toplum çıkarı gözetildiği için avlanmazdı. Toplanan-avlanan her bulgu, toplum çıkarı için pay edilirdi. Aile yoktu ve toplumda her birey için toplum önemliydi. Göçer insan, av hayvanına ve topladığı bitkiye yakın yerde yaşamaya başladı. İnsan birlikte topladı, birlikte avlandı ve birlikte barınak yaptı. Ahlak, hukuk, gelenek, kültür ve bu süreçte doğayı açıklamada etkin olmayan bilimin boşluğunda doğayla ilgilenen din, doğa ve toplum arasındaki ilişkilere bağlı olarak toplum yetkesiyle belirlendi. Kalıt ve yeni olarak her bulgu ve buluş, insanı ortak çıkarları için eğitti. Sanatın etkin olduğu gelenek ve buna bağlı olarak kültürün görüngüsü oluştu. İnsan, önceki toplumun bulgu ve buluş kalıtı içinde yaşamaya başladı.

Neolitik çağda, dinin bilimden ayırt edilemediği süreçte, toplum için katkısız doğayı anlama aracı olarak doğayla ilgilenen din, doğal gözlem sonucu bitkiyi çözümledi ve tarıma uygun duruma getirdi. Doğa, yapısını belirlediği bağıl toplumla, kendine ait üretim araçları üzerindeki konumlandırma yetkisini paylaştı. Üretim araçları, ilkel, ortak ve yeterliydi. Toplumun, doğal üretim araçlarını konumlandırma yetkisi olarak egemenliği, insanı yaşadığı bölgenin konumunu ve kendi görüngüsünü belirlemede doğaya ortak yaptı. Yerleşik yaşam için toplum, doğaya ait altyapıyı kendi konumlandırdı. Konumu belirlenen üretim araçlarına bağlı olarak, tarım için yerleşik yaşam başladı. İnsan, yerleşik yaşama uyabilir hayvanlar buldu ve eğitti. Yerleşik yaşamda, toprağın düzenli işlenmesi ve besi hayvanlarının bakımı, çalışma düzenini değiştirdi. Toprağı ekip biçmek, yenebilir bitkilerin hazır bulunmasını sağladı. Ekicilik-biçicilik-besicilik yeni işlevdi. Yerleşik yaşam büyüdü ve barınak kalıcı maddeden yapıldı. Doğa ve doğanın bileşeni olarak toplumun altyapı üzerindeki ortak egemenliği, buraya değin üstyapıyı belirledi. Yerleşik toplum değerleri, göçer değerlere yakındı. Gün içinde, yaklaşık üç veya dört saat ortak emekle çalışan toplumda, buraya değin görüngü, doğal toplum içindi. Her bulgu gibi her ürün, toplum tarafından gereksinime göre pay edildi.

İlkel komünal toplum, altyapı ve üstyapı arasındaki ilişkilerde kendi konumunu belirleyen doğal toplumdu ve bu toplumda aylak-asalak olmaya temel olmadığı için sınıf yoktu. Birey ve toplum, doğal maddi koşulların belirlediği aynı süreç içinde ortaya çıktı. Birey, düşünce, dil ve sanat toplumsaldır. İlkel komünal toplumda, ahlak, hukuk, gelenek, kültür, ulus, din ve olgu olarak varlığı bilinmeyen bilim, doğal-toplumsal olduğu için insana yabancı değildi. Göçer yaşamdan yerleşik yaşama geçiş süreci, her bölgede eş zamanlı yaşanmadı. İlkel komünal toplum, göçer ve yerleşik durumda, doğanın ve toplumun ortak çıkarı için yaşadı. İnsanı insan yapan momentum, doğanın ve doğal bileşeni olarak sınıfsız toplumun ortak çıkarı için yaşamaktır.


Paylas:

Abone Ol Yayınları Kaçırma!